Göz Tansiyonu Nedir, Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

    18.03.2016
    Göz Tansiyonu Nedir, Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

    Tıpta glokom olarak adlandırılan, halkımızca karasu hastalığı ya da göz tansiyonu olarak adlandırılan hastalık göz ardı edilemeyecek bir konu olup tedavisine acilen başlanmalıdır. Tedavi edilmezse körlüğe kadar götüren glokomda göz içinde ki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek kadar yüksektir.

    Göz Tansiyonu Nedir ?

    Tıptaki adı glokom olan, halk arasında karasu hastalığı olarak bilinen göz tansiyonu açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere iki çeşittir. Açık açılı göz tansiyonunda belirtiler anlaşılmamakla birlikte, kapalı açılı göz tansiyonunda baş ağrısı ve ışıklı halkalar görülebilir. Göz tansiyonunda ani yükseliş; ağrı, görme bulanıklığı, bulantı ve kusma gibi şikâyetlere sebep olabilir. Ancak göz tansiyonundaki ani yükseliş çok az hastada rastlanır.

    Gözün ön tarafında bulunan ve göz içinde üretilen sıvı, gözdeki dokuları beslemeye yardımcıdır. Göz sıvısının oluşumu ve gözden atılması için kullanılan kanallardaki tıkanıklık basıncın yükselmesine ve göz tansiyonuna sebep olmaktadır. Göz basıncı yüksek olan ve 40 yaş üstü kişilerde göz tansiyonu (glokom) görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan kişilerde de risk fazladır. Bunun yanı sıra ciddi göz yaralanmaları, göz tümörleri, yüksek miyopi, yüksek hipermetropi, migren, kansızlık, uzun süreli kortizon tedavisi ve genetik yatkınlık da göz tansiyonu riskini artıran diğer faktörlerdir. Özellikle uzağı iyi görememe olan miyopinin göz tansiyonuna yakalanma riskini iki kat artırdığı düşünülmektedir. Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin düzenli olarak göz muayenesi yaptırması önerilir.

    Yıllar içinde oldukça sinsi bir şekilde ilerleyen glokom, sıklıkla 40 yaş üzerinde ki hastalarda görülür. Bu en sık görülen tipi olup; “primer açıklı glokom” olarak adlandırılır. Bu süre zarfı içinde hastalarda hastalığın herhangi bir belirtisi gözlemlenmez. Glokom, pek çok kişide ancak ileri dönemde veya görme kaybı gerçekleştiğinde fark edilir. Glokom da görme kaybı geri dönüşsüz olduğundan dolayı erken teşhis çok önemlidir. Göz doktorlarınca düzenli aralıklarla yapılan muayeneler, glokomun erken teşhisi ve tedavisi için oldukça önemlidir. Diğer bir glokom türü ise yine ileri yaşlarda ani krizle kendini gösteren dar açılı glokomdur. Şiddetli göz ağrısı, görme yeteneğinde azalma, gözde kızarıklık, bulantı ve kusma ile karakterize bir tablodur. Acil tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Bebeklik ve çocukluk çağında görülen türlerinde gözde sulanma ve ışığa karşı hassasiyet ve gözde büyüme gibi belirtiler gözlenir.

    Normal bazı göz dokularının beslenebilmesi için göz içerisinde sürekli sıvı üretilir. Bu sıvı aynı zaman da sürekli olarak bazı yollarla gözü terk eder. Glokom, göz içi sıvısını boşaltan kanallarda yapısal olarak meydana gelen tıkanma sonucu sıvının yeteri kadarının boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içi basıncın artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar vererek sinir ölümüne sebep olur. Böylece körlük gelişir. Bazı hastalarda ise göz içi basınç normal olduğu halde kanalda kan akımının bozuk olması sebebi ile sinir aynı şekilde tahrip olur.

    Göz Tansiyonu Nedenleri Nelerdir ?

    Göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda tıkanma olması sonucu göz basıncının yükselmesi göz tansiyonuna neden olur. Bu göz basıncının çok sık yükselmesi sonucu daha belirgin olur ancak göz basıncı yüksek olan herkesin göz tansiyonu olacak diye bir durum söz konusu değildir.

    Bu hastalığın gelişim sürecinde, ilk önce gözün içindeki sıvıların basıncı yükselir, sonra bu sıvıların yakınında yer alan göz sinirlerine yükselen basınç etkisi ile basınç uygulanmaya başlar. Bu sinirlere yapılan sürekli etki bir süre sonra görmeyi de etkilemeye başlar. Göz tansiyonuna tıbbi dilde glaucoma da denilmektedir. Göz tansiyonunun en sık nedeni yaştır. Yaşlanma ile birlikte sık sık görülen bir durumdur ve genellikle 40 yaşından sonra olur. Eğer yakınlarınızda varsa sizde görülme ihtimali de artar. Bu nedenle genetik durumların da hastalığın gelişimi açısından önemli olduğu düşünülüyor.

    Bazı uzun süreli hastalıklar ile de göz tansiyonu sıklıkla gelişir. Bunlar tip 2 diyabet yani şeker hastalığı, guatr yani tiroid hormonunun yeterinde üretilememesi durumu, kortisol yani steroid kullanmayı gerektiren hastalıklar olabilir. Steroid kullanılan hastalıklar genellikle oto immün adı verilen ve vücudun savunma ve bağışıklık sisteminin bedenin kendi öz hücrelerine saldırması ile tanımlanan bir durumdur. Ayrıca göze gelen yaralanmalar da göz tansiyonuna neden olabilir. Özellikle retina adı verilen ve görme olayının asıl gerçekleştiği yer olan gölgede bir hasar olursa bu risk artar. Miyop olan yani uzağı iyi göremeyenlerde daha sık göz tansiyonu görülür. Bu hastalıklarda neden, genellikle göz içindeki basınç artışından çok göz içindeki sıvıda biriken maddelerdir. Bu maddeler gözden dışarı akıtılamazlar ve giderek birikerek sonunda tansiyona ilerlerler. Özellikle şeker hastalığı için bu durum sıktır. Hipotiroidizm yani guatr adı verilen durumda da bazen hastalık için tek belirti gözlerde olur.

    Göz Tansiyonu Nasıl Anlaşılır ?

    Göz tansiyonu kendi kendinize teşhis edebileceğiniz bir hastalık değildir. Sinsice ilerlediğini belirtmiştim zaten. Ancak iyi bir göz muayenesi ile teşhis edilebilir. Göz tansiyonuna bağlı görme kaybını engellemenin yolu erken teşhistir. Bu sebeple herkesin düzenli olarak göz kontrolüne gitmesi gerekir. Muayenede doktor görme bozukluğu olup olmadığını anlamak için görme alanı testi yapar. Sinir lifi tabakasını ve görme sinirini inceler. En önemlisi göz içi basıncını ölçer.

    Göz Tansiyonu Çeşitleri Nelerdir ?

    Açık Açılı Göz Tansiyonu

    Belirtiler neredeyse hiç baş göstermez, yalnızca görme kaybı küçük seviyelerde zaman içinde olur ve bu belirgin seviyeye geldiğinde fark edilir.

    Kapalı Açılı Göz Tansiyonu

    Sıklıkla karşılaşılan belirtileri vardır. Sabahları baş ağrısı, ışığa bakıldığında halka halka görüntüler oluşması, göz ve göz çevresi ağrısı gibi belirtilerden anlaşılabilir.

    Göz Tansiyonu Belirtileri 

    Baş ağrısı, bulanık görme, televizyon izlerken göz ve göz çevresi ağrısı, ışıklı halkalar görme, görme kaybı gibi belirtiler fark edildiğinde muayene için hastaneye başvurulmalıdır. İlk başlarda belirtileri anlaşılmamakla birlikte hastalık ilerledikçe görmede kayıplara sebep olmaktadır. Görme kaybı da çoğu kez hasta tarafından anlaşılamaz, ancak düzenli göz muayenesi ile erken teşhis edilmesi durumunda göz tansiyonu tedavi edilebilir ve görme kayıpları önlenebilir.

    Göz tansiyonunda bazen çok nadir olarak bulantı, kusma, ağrı ve bulanık görme gibi belirtiler de oluşabilir. Ailede göz tansiyonu rahatsızlığı varsa, genetik yatkınlık olabilir. Eğer gözlerde yorgunluktan kaynaklanan ağrı ve kanlanma gibi durumlar oluşursa, mutlaka göz tansiyonu ölçümü yapılmalıdır. Göz tansiyonunun en yaygın belirtileri ağrı ve görmede bulanıklıktır. Eğer bu belirtileri sıkça yaşıyorsanız, göz tansiyonu rahatsızlığından şüphelenmelisiniz. Pek çok hastalıkta olduğu gibi göz tansiyonunda da erken tanı oldukça önemlidir. Göz tansiyonunun ilerlemesi göz sinirlerini harap ettiği için görme kayıplarına sebep olmaktadır. Görmedeki bulanıklık da kişi de çoğunlukla kusma ve mide bulantısı gibi şikayetlere yol açmaktadır.

    Gözlerinizde yorgunluktan kaynaklanan hafif bir ağrı ya da kanlanma, günün bazı saatlerinde bulanık görme gibi hafif belirtiler bile doktora gidip göz tansiyonunuzu ölçtürmeniz için yeterli nedenler olacaktır. Eğer tanıda geç kalınırsa göz tansiyonu, kişinin görme sinirinde onarılması mümkün olmayan tahribatlar yaratabilir.

    Göz tansiyonunda bazen hiçbir belirti olmazken bazen de sabahları yaşanan baş ağrıları, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görme gibi sıra dışı belirtiler de mevcuttur. Ayrıca “akut glokom krizi” tipinde ise göz tansiyonunun ani olarak yükselmesi de mümkündür. Ani olarak yükselen göz tansiyonu; görmede bulanıklık, bulantı ve kusma, gözün arka tarafında hissedilen şiddetli ağrı ile kendini belli eder. Fakat bu durum, sık yaşanan bir durum değildir. Çok az kişide göz tansiyonu aniden yükselir. Genel olarak yavaş yavaş yükselen bir seyir izlediği için göz tansiyonu kişinin kendisi tarafından anlaşılamayabilir. Özellikle şeker hastaları ve guatr hastalarında göz tansiyonu gelişme oranı daha yüksektir.

    Ciddi göz yaralanmaları, göz iltihaplanmaları, göz ile ilgili daha önce yapılmış bir cerrahi müdahale, yüksek ya da düşük sistemik kan basıncı, migren, yüksek miyop ya da yüksek hipermetrop, uzun süreli kortizon tedavisi ve ırksal faktörler de glokomu tetikleyebilir. Bunlardan bir veya daha fazlasına sahip bir birey göz tansiyonu açısından risk altında olduğundan düzenli göz muayenesi yaptırmalıdır.

    • Baş ağrısı
    • Görmede bulanıklık
    • Karanlığa adaptasyon konusunda çekilen güçlük
    • Yakın görmede sorunlar
    • Bulantı
    • Kusma
    • Gözde kızarıklık

    Göz Tansiyonu Kimlerde Görülür ?

    Göz tansiyonu yaygın bir hastalıktır ve bu sebeple de her insanda ortaya çıkabilir. Buna bağlı olarak da bazı durumlar hastalığın ortaya çıkma riskini artırabilir. Örnek olarak: ilerleyen yaş, genetik yatkınlık, sigara, şeker hastalığı, miyop, uzun süreli kortizon tedavisi, migren ve göz yaralanmaları verilebilir.

    • Genetik : Aile bireylerinden birinde veya birkaçında göz tansiyonu görüldüyse risk daha fazladır.
    • Miyopi – Hipermetropi : İleri derecede görülüyorsa göz tansiyonu muayenesi için hekime başvurmaları önerilir.
    • Şeker Hastalığı : Normal insanlara göre göz tansiyonu görülme olasılığı iki kat daha fazladır. Şeker hastalığı adeta göz tansiyonuna zemin hazırlar.
    • Göz Yaralanması : Ağır bir darbe sonucu oluşan göz yaralanmasında göz sinirleri zarar görmüş olabilir. Bu gibi bir durumda risk oldukça fazladır.
    • Göz İltihapları : Gözde üreyen mikroplar sonucu göz sağlığı bozulabilir.
    • Vücut Tansiyonu Problemleri : Vücutta sürekli olarak düşük veya yüksek tansiyon, göz tansiyonunu etkileyen faktörler arasındadır. Aşırı kansızlık, guatr, kortizon ilaçları kullananlar, 40 yaşın üstündeki bireyler ve migren hastalarında rastlanma olasılığı daha yüksektir. Bu gibi durumlarda bir hekime başvurup göz siniri muayenesi, görme alanı testi, sinir lifi testi gibi yöntemler sayesinde teşhis konulabilir.

    Glokom Göz Tansiyonu Riskini Arttıran Faktörler

    • İlerleyen yaş
    • Aile geçmişinde var olan glokom öyküsü
    • Sigara
    • Şeker hastalığı
    • Tansiyon
    • Miyopi
    • Uzun süren kortizon tedavileri
    • Göz yaralanmaları
    • Migren

    Teşhiste ilk olarak göz doktoru tonometre ile göz içi basıncı ölçer. Ardından alan testi yapar. Görme sinirini ve sinir liflerini inceleyen ileri yöntemlerde kullanılabilir.

    Göz Tansiyonu Tedavisi

    Açık açılı göz tansiyonu, göz için basıncını düşüren ilaçlarla tedavi edilebilir. Bu ilaçlar genel olarak göz damlası şeklindedir. Fakat gerekirse cerrahi girişimleri de uygulanabilmektedir. Doğuştan oluşan göz tansiyonu hastalığı var ise tedavisi kesin olarak cerrahi girişimdir.

    Göz tansiyonu teşhisi konulduktan sonra tamamen tedavi edilip ortadan kaldırılması pek mümkün değildir. Ancak görme kaybı engellenebilir ve kontrol altında tutulabilir. Yani hayatınızın geri kalanında bu hastalıkla yaşayacaksınız demektir. Doktorunuzun programına harfiyen uymanız gerekir. Genellikle göz tansiyonu tedavisinde göz içi basıncını düşürmeye yardımcı göz damlası kullanılır. Bazen cerrahi operasyonda olabilir. Hatta bir kaç kez dahi gerek olabilir. Özellikle doğuştan gelen bir durum var ise bu operasyon kaçınılmazdır. Göz damlası her gün bir kaç kez damlatmak suretiyle kullanılır. Doktor değiştirmediği sürece aynı damlayı önerilen miktarda kullanmak gerekir. Doktorlar göz içi basıncını kontrol altında tutmak ve görme alanını korumak için farklı damlalar önerebilir. En büyük görev hastaya düşmektedir aslında. Düzenli ve kararlı bir şekilde tedaviye devam edilmelidir. Görme yetisini kaybetmemek adına kararlı olmak ve çabalamak çokta zor gelmemelidir.

    Göz Tansiyonu Tedavisinde Hastanın Rolü Nedir?

    Göz tansiyonu hastalığında, hastanın rolü oldukça büyüktür. Göz tansiyonu kronik bir hastalık olduğu için ömür boyu sürer. Bu sebeple de kararlılık ister. Bu neden sabırlı olmanız ve tedavinize, aksatmadan devam etmeniz gerekmektedir.

    Göz Tansiyonu Ve İlaç Tedavisi

    Göz tansiyonu için göz damlaları ya da oral yoldan alınacak tabletler yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bazı ilaçlar göz içi sıvı üretimini azaltmaya yardımcı olurken bazıları da üretilen sıvının gözden uzaklaşmasını kolaylaştırmaya yardımcı olur. Fakat tedaviye başlamadan önce kullandığınız ilaçlar var ise bu konu hakkında doktorunuzu bilgilendirmeniz gerekmektedir. Göz tansiyonu ilaçları günde birkaç kez kullanılabilir. Genel olarak yan etkisi görülmez fakat baş ağrısı, gözde yanma gibi durumlarla karşılaşılabilir.

    Göz Tansiyonu Ameliyatı

    Cerrahi yöntem ile sıvının gözden uzaklaşabileceği bir yol oluşturulur. Bu yöntem genellikle ilaca ya da lazer tedavisine rağmen göz içi basıncı düşürülemeyen hastalara önerilmektedir. Ameliyattan sonraki birkaç hafta boyunca oluşabilecek enfeksiyondan korunmak amacıyla damla kullanmanız gerekebilir. Bu damlalar ameliyat öncesinde kullandığınız damlalardan biraz farklıdır. Bazı hastalarda ameliyat sonrası görme kalitesinde bozulmalar görülebilir. Katarakt, kornea da sorunlar, göz için enfeksiyon veya görmede gölgelenme gibi yan etkiler oluşabilir.

    • Göz damlalarınızı damlatmadan önce ellerinizi yıkamalasınız ve başınızı arkaya doğru eğip damları alt göz kapağınızın içine damlatmalısınız.
    • Göz tansiyonu herkeste görülebilen bir hastalıktır. Göz tansiyonuna bağlı olarak gelişen görme kaybını engellemenin tek yolu ise erken teşhistir. Görme alanında göz tansiyonuna bağlı olarak belirgin bir hasar oluşmaz ise hasta bu kayıpların farkına varamayabilir. Bu sebeple düzenli aralıklarla göz muayeneleri yaptırmanızda oldukça fayda var.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Göz Tansiyonu İyileşebilir Mi?

    Göz tansiyonunun teşhisi konulduktan sonra tamamen iyileştiği söylenemez. Fakat yapılan tedavi ile başarılı olarak kontrol altında tutulabilir ve görme kaybının oluşması ya da ilerlemesi engellenebilir. Göz tansiyonu hastalığınız var ise hastalığın tedavisi hayatınızın geri kalan bölümünde sürekli olarak devam edecektir. Bu sebeple doktorunuzun size verdiği izleme programına düzenli olarak uymanız gerekmektedir.

    Göz Tansiyonu Yüksek Olan Herkeste Göz Tansiyonu Oluşur Mu?

    Göz tansiyonun yüksek olması, göz tansiyonu hastalığı için riskli bir grupta olmak demektir. Göz tansiyonu tanısı hastalığı sadece optik siniri hasar görmüş hastalara konulmaktadır. Optik sinir hasarınız yok olsa da göz içi basıncınızın yüksek olması durumunda bile göz tansiyonu tanısı konulmaz fakat riskli grupta değerlendirilirsiniz.

    Göz İçi Basıncı Yüksek Olan Her Hastada Göz Tansiyonu Gelişir Mi ?

    Göz içi basıncı yüksek olan her hastada göz tansiyonu görülmez. Belirli bir göz içi basıncı bir kişi için çok yüksek iken aynı derecede ki yükseklik bir başkası için normal sayılabilir.

    Göz İçi Basıncı Yüksekliği Olmadan Göz Tansiyonu Oluşabilir Mi?

    Göz tansiyonu, göz içi basıncı yükselmeden de oluşabilen bir hastalıktır. Buna düşük basınçlı göz tansiyonu adı verilmektedir. Bu hastalık açık açılı göz tansiyonu kadar sık görülen bir hastalık değildir.

    Görme Kayıplarını Engellenemek İçin Ne Yapmak Gerekir?

    Göz tansiyonu hastalığında erken tanı oldukça önemlidir. Yapılan tedavinin ciddi derecede görme kayıplarını ortaya çıkmadan engelleme de yeri oldukça büyüktür. Göz tansiyonu hastalığında riskli grupta yer alan kişilerin yılda bir kez göz muayenesi yaptırmaları gerekmektedir. Size verilen ilaçları düzenli olarak kullanmanız gerekmektedir. Damla kullanmanız önerilir ise damlalarınızı düzenli olarak her gün kullanmalı ve kontrollerinizi düzenli olarak yapmanız gerekmektedir.

    YAZAR BİLGİSİ
    Modanium Özel
    Modanium özel yayınıdır - Doğada seçimi kadın yapar !
    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.